Güneşin doğmadığı çok sabahlar gördü bu gözler,
yüreğimin ağır işçileri ne çileler çekti karanlık gecelerde,
içimdeki çocuk öyle saklanmış ki saklambaçta
deli divane bir ebeyim şimdi sokakta...
27 Aralık 2012 Perşembe
20 Aralık 2012 Perşembe
ZAMAN
Gecenin
soğuk rüzgârlarının arasında
Mehtaba
dalmıştım
Gözlerim
göremez oldu yıldızları bir anda
Sonra
ay gülümsedi bana
Bir
yıldız kaydı gökyüzünden
İçimden
bir parça koparcasına...
Yavaş yavaş tan ağarırken
Bulutlar
geçerken gözlerimden
Güneş
göz kırptı masumca
Bilmiyordu
ki gideceği yeri
Bulutların
arkasına takılıverdi her zaman olduğu gibi
kar tanesi
kar taneleriyle aklıma düştün bugün. masamın üzerindeki kar tanesi hep bendeydi, gözümün önünde. ama bugün üzerime konanlar eridi hep. yoksa yok mu oluyordun içimde? eriyip gidiyor muydun ? işte buna benziyor ama tam bu değil. bi daha takamadım onu, belki de erimesini hiç mi hiç istemedim.
9 Aralık 2012 Pazar
yıldızlara yakın, aya komşu
ağlarken gülmekse hayat; severken nefret edebilirim. özlerken kin güdebilirim içten içe. mutluluğunu isterken kıskanabilirim farkında olmadan , sarılırken bıçaklanabilirim sırtımdan. o zaman göze almalıyım her şeyi. gidenlerle kalanları ayırt edebilmeliyim,boşlukları dolmayacak olsa dahi.. tüm kötülüklere rağmen sevebilmeliyim insanları, müziği, kerevizi, nar suyunu. dokunabilmeliyim gökyüzüne hayallerimde; düşlerimde yıldızlara yakın, aya komşu olmalıyım...
28 Kasım 2012 Çarşamba
23 Kasım 2012 Cuma
çoğul yalnızlığım
bomboş bi hafta sonunu plansız programsız, yalnız ya da çoğul , patlamış mısırlı ya da neskafeli, kitaplı ve müzikli, uykulu ya da dinç, sıkılmış ya da mutlu olarak geçirmek için ilk adımı atmış bulunmaktayım. eve anahtarla gireceğim yine, tek kişilik kısa bi kahvaltı(atıştırma) - oysa ne kadar çok seviyorum kalabalık ve uzun hafta sonu kahvaltılarını - edeceğim, dershane bi kaç selamlaşma , dersler, biraz acıkmış olacağım dönüşte tek kişilik yemek çok boş ve anlamsız gelecek vurup kafayı uyuyacağım. hani kitap, hani müzik, hani patlamış mısırım ?? yok yok böyle olmayacak bu sefer. uyku yok, yalnızlık yok, çoğul yalnızlığı oynuyoruz bu sahnede.
18 Kasım 2012 Pazar
geçmiş gelecek-miş (!)
öylesine erteliyoruz ki kendimizi, hayatımızı, sevdiklerimizi, mutluluğu, sevgiyi, özlemi, aşkı..??? peki ya neden bir tek şarkı bize bunları hatırlatırken bi adım atıp bi şeyleri değiştirmeyi göze alamayız??
küçük düşmek mi ; hasret için mi?
mahcubiyet mi ; mutluluk için mi?
öylesine alışmışız ki sıradanlığa, akşamları yürüyüşe çıkmak çok farklı bi şey haline gelmiş. öylesine alışmışız ki bazı şeylerin yokluğuna, aslında öylesine hasretiz ki mutluluğa.. farkında bile değiliz çoğunun ihtiyaç durumunda olduğuna. karşılaştığımızda bizi gülümseten fotoğraf kareleri gibi hepsi. çaba sarf etmiyoruz, sanki sanki arabayı boşa almış gibiyiz, yön vermenin zor geldiği noktada da bırakıyoruz direksiyonu, tekerlek nereye biz oraya. neden bu umursamazlık? neden körü körüne bağlıyız geçmişe, bittiğini bile bile ????
küçük düşmek mi ; hasret için mi?
mahcubiyet mi ; mutluluk için mi?
öylesine alışmışız ki sıradanlığa, akşamları yürüyüşe çıkmak çok farklı bi şey haline gelmiş. öylesine alışmışız ki bazı şeylerin yokluğuna, aslında öylesine hasretiz ki mutluluğa.. farkında bile değiliz çoğunun ihtiyaç durumunda olduğuna. karşılaştığımızda bizi gülümseten fotoğraf kareleri gibi hepsi. çaba sarf etmiyoruz, sanki sanki arabayı boşa almış gibiyiz, yön vermenin zor geldiği noktada da bırakıyoruz direksiyonu, tekerlek nereye biz oraya. neden bu umursamazlık? neden körü körüne bağlıyız geçmişe, bittiğini bile bile ????
17 Kasım 2012 Cumartesi
göze almalıyım acıları
keşke'lerim, ama'larım, belki'lerim ve olmazsa olmaz acabalarım.. keşkelerin doğurduğu amalar, amaların gebe olduğu belkiler ve büyümekte olan çocuklar, acabalarım. sanki bi bardak kırılmış parça parça saçılmış etrafa, toplamam gerek ; göze almalıyım cam kırıklarının bedenime batmasını, gözyaşlarımın tuzunun gözlerimi yakmasını, göze almalıyım aslında acıları, korkuları, endişeleri..
14 Kasım 2012 Çarşamba
12 Kasım 2012 Pazartesi
8 Kasım 2012 Perşembe
Uçak, babama selam söyle! şiirini ilk defa dün akşam okuduğum öğrendiğim için pişmanım. Bazıları için sevdikleri ilk adam, güvendikleri, ilk kez elini korkmadan tuttukları adam.ve bir anne var ki; duvar kağıtlarını kaynatıp yemek yapmayı düşünüyor, çocukluğunu hatırlayıp masallara dalıyor. kış bahçesinde morarana kadar oturuyor demir bankın üzerinde, konuşmadan yemeden içmeden. ah kimse bilmiyor ki bu hava üşünecek hava değil, kimse anlamıyor ki onu, onun daimi olan yalnızlığını..- Kış Bahçesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)